top of page

Müzik Eleştiri: Erkan Oğur & İsmail Hakkı Demircioğlu - Seyreyle Güzel

  • Yazarın fotoğrafı: HKo
    HKo
  • 8 Oca 2021
  • 3 dakikada okunur

Merhaba sevimli Müzik Eleştiri takipçileri. Hepinize pozitif bir cuma günü diliyorum. Günün anlam ve önemine ilişkin eleştirisini yapmak üzere kendimi klavye başına davet ediyorum.


Sanıyorum orta okula gittiğim senelerde babamı arada bir radyoda bu eseri dinlerken görürdüm. "Eh işte, klasik baba müzikleri" deyip, geçip giderdim sıkılmış bir tavırla. Yıllar sonra en sevdiğim eserler arasına gireceğini söyleselerdi sanırım sadece gülerdim. Ama gelelim görelim ki geçen yılların ardından, bu parça çalma listelerimin üst sıralarında yer almayı başardı.


Fakat eleştiriye başlamadan önce değinmem gereken bir husus var. Albüm kaydında Erkan Oğur parçayı tek olarak söylüyor ve girişinde Eşkıya filminden bir kesite yer verilmiş. Hem Erkan Oğur'un sesini İsmail Hakkı ile dinlemeye alışık olduğum için hem de filmle şarkıyı tam olarak bağdaştıramadığım için (zira filmi izlemedim) ben daha çok Youtube üzerinden girip İsmail Hakkı ile birlikte TRT'de bir programda söylemiş oldukları canlı performansı dinliyorum. Sizlere de bu performansı dinlemenizi öneririm fakat sanırım TRT teliflerinden ötürü videolar silindiği için buraya link bırakamıyorum. Başlığı kopyalayıp Youtube arama kısmına yapıştırmanız halinde büyük ihtimalle bulacaksınızdır.


Parçamıza dönecek olursak; öncelikle bu sözleri bizlere gönül aynasından yansıtan Niğdeli Ahmet Kuddusi Hazretlerine hürmetlerimi iletmek isterim. İnsanın mahiyetindeki temel duyguları harika şekilde hissedip, çok güzel bir gazel ile bizlere aktarmış. Bu sözlere eleştiri yapmaktan ziyade dinleyip ruhumun hisse almasına çaba gösteriyorum.


Sözler bu kadar güzel olunca, yorumlayan sanatçıya da buna uygun bir gömlek dikmek düşüyor ve bu performans esnasında sanatçılarımız gayet güzel şekilde bu gömleği dikmişler. Zaten ikilinin ses uyumundan bahsetmemize gerek yok. Kendilerini rahat hissettikleri enstrümanları ile güzel vokallerini de gayet iyi desteklemişler ve ortaya böyle candan ve samimi bir yorum çıkmış.


Normalde canlı performanslarda, sanatçıların limitlerini zorladığı anlarda bir gerginlik oluşup hata yaptı mı yapacak mı derken parçadan çok sanatçı performansı ön plana çıkabiliyor. Burada ise herkes işine o kadar hakim hareket ediyor ki bu gerginliği bize hiç yaşatmamayı başarabiliyorlar. Sanki çok kolay bir eser gibi hem çalıp hem de okuyorlar. Bu duruma, sanatçıların eserdeki manayı içselleştirmiş olmalarının katkısı olduğunu düşünüyorum. İçlerinden geçenleri kelimelere dökme rahatlığı ve parçanın tevazu kokan yaklaşımı ile gayet naif şekilde işlerini yapıyorlar ve bize de bu güzel duyguları rahat bir şekilde aktarıyorlar.


Kanal sayısı az, performanslar da güzel olunca yine eleştiriden çok güzelleme yaptığım bir yazıya dönüşmeye başladı. Ama bu performans özelinde eleştirmek istediğim birkaç husus da mevcut. Bunlardan ilki kaydın temiz olmayışı. Orada bir canlı yayın yapılıyor ve seyirciler mevcut. Sanatçılar duruma adapte olup güzel şekilde icralarını yapmış olsalar bile bu kayıt çok temiz bir kayıt olamamış. Araya giren bir takım seyirci ve ortam sesleri parçanın odağını dağıtabiliyor ve parça çok keskin şekilde bitiyor. Bu anlamda bu ikilinin aynı esere bir albümlerinde de yer vermelerini çok isterim açıkçası. (Ankara'da bir konserlerine gittim, güzel bir salonda temiz bir şekilde çalınan bu konserde bu esere yer vermediler. Hâlâ bir parça üzgünüm bu durumdan ötürü.)


İkinci ve son eleştirim ise kelime telaffuzları hususunda olacak. Zaten günümüz gençlerinin anlaması çok zor kelimeler içeren bu eserin telaffuzlarında daha fazla vurgulama beklerdim. Aslında gayet doğal olan bu okuyuş biçimi de güzel fakat kelimeler bir Zeki Müren berraklığı ile telaffuz edilmiş olsaydı belki biraz daha anlaşılır olabilirdi. (O zaman da "gereksiz vurgu yapılmış, doğallıktan çıkılmış" diyebilirdim. Tam emin değilim bu husustan.) Buradaki sorun sanırım kelimelerin çıkış tarihindeki ağız yapısı ile günümüz Türkçesinin ağız yapısı arasındaki farktan kaynaklanıyor. O zamanlar Arap alfabesinin de etkisi ile bu tarz kelimelere boğaz ve ağız aşinalığı daha yüksekti. Ama günümüzde Latin alfabesine uyum sağlayan ses yapımız bu telaffuzları hissettirmekte biraz zorlanıyor olabilir; ki bu gayet doğal bir durum. Telaffuzla ilgili olan durum kulaklarımız için de geçerli. Bu tarz ifade kalıplarına aşina olmayan kulaklarımız da işleri bir parça zorlaştırıyor. Her ne ise, siz paragrafı toparlayıp almanız gereken manayı alırsınız diye düşünüyorum.


Velhasılıkelam; tüm bunları elimde tutup eserin geneline baktığımda, insanın dinleyip ibret alabileceği, iç dünyasında güzel yolculuklar yapabileceği, bunaldığı anlarda dinleyip bir parça rahat edebileceği harika bir eser olduğunu düşünüyorum. Sözlerinin yazımından bugünkü dijital kayıtlara ulaşana kadar geçen süreçte emeği olan herkese teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Umuyorum bu tarz eserlerin kıymetini daha iyi anlarız ve kendimizden sonra gelen nesillere de bu manaları hakkıyla aktarabiliriz.


Bugünlük ifade etmek istediklerim bu kadardı. Hepinize mutlu ve huzurlu günler diliyorum. Sağlıcakla kalın...


 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Commentaires


Abonelik Formu

  • Facebook
  • Twitter

©2020, Müzik Eleştiri tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page